GODOT’YU BEKLERKEN

Godot’yu Beklerken Fransız oyun yazarı Beckett’in 1953 yılında yayımlanmış ve oynanmış tiyatrosudur. Oyunda iki ana karakter vardır: Vladimir ve Estragon ( Didi ve Gogo) çok yakın arkadaş olan bu iki karakter bir ağacın altında Godot adlı birini beklemektedir. Oyunun en amiyane tasviri de budur. Şimdi gelelim tahlillere, Gogo ve Didi oyunun başından itibaren kendilerini beklemeye adamışlardır. Lakin beklenilen şeyin Godot isimli bir adam olduğu söylense de, daha görünüşünü bile bilmedikleri bu adam, belki mutluluk belki huzur belki de kurtarıcı olarak nitelendirdirilen bir olayı temsil edebilir. Zaten Godot geldiğin de kurtulacaklarını da düşünürler. İki adam günün sonunda beklemekten vazgeçtiğinde ertesi gün yanlarında iple gelip kendilerini asmaya karar verir, ancak Godot gelirse kendilerini asmayacaklar ve kurtulacaklardır. Yapacak bir işleri olmadığından varoluşsal sıkıntıları boy gösterir. Bekleyişlerini kendilerini ve dostluklarını sorgularlar. Bu sorgular sürüp giderken, Pozzo ve Lucky isimli bir sahip ve köle bulundukları yere gelir. Pozzo karakteri güç sahibi ve otoriterdir. Lucky ise onun en basit işlerini yapan, efendisi oyna dediğinde oynayan, düşün dediğinde düşünen zavallı bir köledir. Boynundaki evcil hayvan tasması tasvirli ip çekilir ve efendisi Pozzo ne isterse onu yapar. Hikayenin bu kısmını günümüz siyasi otorite/halk ya da çalışan/müdür ilişkisine benzetebiliriz. Siyasi otoritenin fikirlerini takım tutar gibi tutan ve asla itiraz etmeyen kimseler, hayatını beşeri sermayesini kullanarak kazanan beyaz yakalılar ve patron tahakkümü buna örnek gösterilebilir. Her iki örneğinde ipleri otorite baz alınan kişidedir ve her ikisi de son derecede itaatkar olmak zorundadır.

 





Pozzo ile Lucky sahneden ayrılırken. Estragon da Vladimir’i terk eder. Fakat çok fazla ayrı kalamazlar ve geri döner. Bu noktadan yazar iki dosta aralarındaki ilişkiyi sorgulatmaya başlar. Kitap da bu olay şu dialogla bizlere yansır:

 
                ‘Vladimir : Hiç terk ettim mi seni ?

                Estragon : Gitmeme izin verdin.’

 
Vladimir Estragon'a hiç sadakatsizlik yapmamıştır. Buna karşın Estragon onu gitmesine izin vermekle terketmenin Farklı seyler olmadığı konusunda telkin eder. Yine de Vladimir Estragon'dan daha aklı selimdir. Pozzo ve Lucky’den sonra oyuna ‘bir çocuk’ dahil olur. Bu çocuk bay Godot’nun evinde çalıştığını ve onlara Godot’nun bugün gelemeyeceğini ancak yarın burada bulunacağını söyler. Vladimir çocuğa onları gördüğünü söylemesini söyler. Gidip yarın gelmeyi kararlaştırırlar ancak hiçbir yere kıpırdamazlar. Çaresizliklerinin içine gömülen iki arkadaş Godot’nun gelmeyeceğinden emin oldukları halde başka bir yere gidemezler. Gitmeye korkarlar. Hayalini kurdukları yerlerde belki daha mutlu olacaklar, tüm kaygılarından kurtulacaklardır. Fakat öğrenilmiş çaresizlik onlara Godot’dan başka kimsenin onları kurtaramayacağı düşüncesini empoze etmiştir. Bu yüzden o ağacın altından ayrılamazlar, ayrılmayı deneyen Estragon da gerçekle illüzyonu ayırt edemez duruma gelir. Çocuk ikinci gün geldiğinde Bay Godot’un yine bu akşam gelemeyeceğini söyler. Bunun üzerine Estragon Godot ile alakalı sorular sorar ve onu hiç tanımadığı gün yüzüne çıkar. Çocuğa bizi daha önce gördün mü sorusunu sorduğunda aldığı hayır cevabı onun üzerinde hayretlere düşüren bir ifade bırakır. Çocuk, Didi ve Gogo’yu daha önce görmediğini ve ilk gelişini hatırlamadığını söyler ve korkup uzaklaşır. Oyunun sonuna doğru gelen Pozzo ve Luckyde onları hatırlamamaktadır. Fakat bu sefer Estragon'da onları anımsamaz. Neler olduğu konusunda zihni en az bulanık kişi olan Vladimir şunları söyler

               

 
Vladimir: Bütün bildiğim şu: saatler geçmek bilmez ve bu koşullarda bizi, vakit geçirmek için türlü türlü nasıl desem-ilk bakışta makul gözüken, ama zamanla monotonluğa dönüşecek oyunlara başvurmaya zorlar. Böylece aklımızı kaybetmekten kurtulduğumuzu söyleyebilirsin. Kuşkusuz doğru. Ama aklımız uzun süredir dipsiz derinliklerin bitimsiz gecelerinde dolanıp durmuyor mu zaten ? Bazen bunu soruyorum kendime. Akıl yürütüşümü takip edebiliyor musun ?”
 

Estragon tüm bunlardan sıkılmıştır ve artık gitmek istemektedir. Fakat Vladimir ona beni bırakma diye yalvarır ve vazgeçer. Tekrar bir gün daha bekleyip Godot gelmezse kendilerini asmaya karar verirler ve eve gitmeye hazırlanırlar. Fakat hiçbir yere kıpırdamazlar.

 “ Estragon: Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız öyle kalır.”
 

Sanıyorum ki hayatımız boyunca Godot adı altında bir çok şeyi bekliyoruz. İyi bir iş ve gelir, kaliteli bir yaşam, sevgi ve güven. Kısacası iyi bir gelecek ve de mutluluk. Belki de Godot bunların hepsi, bilemeyiz. Belki de Didi ve Gogo da Godot’nun hiç gelmeyeceğini bilerek beklediler. Sonuç olarak Godot gelmedi tüm bunlardan çıkarılacak sonuç Godot eşittir beklemek değil bana göre. Godot eşittir umut. Çünkü onları beklemeye iten o güçlü duygu herşeye rağmen ‘ya olursa’ tümcesi. Acı çekmeleri de beklemekten değil, beklerken devam eden umutlarından. Umudu çok pozitif ve değerli bir duygu olarak görsemde sanırım tünelin sonundaki ışığı görmeden ona sahip olmak, hiç gelmeyecek bir treni beklemekle eşdeğer…

 

 

 

 

Yorumlar

  1. Tiyatroya başladığım kitap...anlatamamakla anlatıyor, anlıyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. anlatamamanın anlatmaya çalışmaktan çok daha kıymetli olduğunu gösteren bir bakış açısı :) ne hoş tesadüf :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar